Sosyal Medya

Gezi - Tarih - Mimari

Kütahya’dan cam sesi geliyor!

Cam üzerinde öznesinde sanat ve estetik bulunan çalışma yapan Mehmet Ali Tunca ile hasbıhal ettik



Kütahya'da resim, ebru, çini ve hat çalışmaları yapmakta olan Mehmet Ali Tunca Usta ile cam oygu sanatı üzerine hasbıhal ettik.

Cam, asırlar boyunca sivil ve dini mimari baÅŸta olmak üzere hayatın hemen her alanında sanatkâr dedelerimizin kullanageldiÄŸi, sırrı muhtevasında mahfuz, özel bir malzeme…

Cam, ustasının elinde kâh çeşm-i bülbüle, kâh bardağa, kâh vitraya dönüşür, her nerede görev verilecekse özel bir kullanım aracı olarak büyüsünü de beraberinde götürür. Halden hale dönüşerek mekânları şenlendirir, ustasının elinde her zaman güzel bir unsura dönüşür.

Cam üzerinde öznesinde sanat ve estetik bulunan çalışma yapmak, emek ve sabrın yanında ustalık da ister. Böyle bir ustayı Kütahya’da bulduk ve kendisiyle hasbıhal ettik.

Çalışmalarını Kütahya Var-Der Geleneksel Sanatlar ve Kültür Derneği çatısı altında sürdürmekte olan Mehmet Ali Tunca Usta küçük yaşlardan itibaren öz sanatlarımıza ilgi duymaya başlamış.

ÇİNİ FIRININDA DÜNYAYA MEYYAL HİSLER DE YAKILIR!

Tunca Usta, çininin yurdu olan Kütahya’da önce ebru, resim ve çini, akabinde de hat sanatına yeni eserler kazandırma gayretinde bulunmuÅŸ.

Çinicilikte yaptığı özgün çalışmalarla adından söz ettiren Mehmet Ali Usta’ya ilk göz aÄŸrısı çini sanatına dair düşüncelerini sorduÄŸumda şöyle bir cevap aldım: “Çinicilik, meÅŸakkatli; yorucu ve bir o kadar da kadar zevkli, nefsî tekâmüle açık bir meslektir. Cami duvarlarını tezyin eden çini desenli levhalar piÅŸirilirken insanın içindeki hamlık ve dünyaya meyyal hisler de yakılır; yahut yakılmalıdır.”

       

USTA “VEREN EL”DÄ°R

Sanat eÄŸitim ve icrasında edebin sanattan da önce geldiÄŸini ifade eden Tunca, “Usta her ne yapıyorsa edebe, usule ve erkâna riayet ederek yapmalı, sanatın icrası esnasında eÅŸyayı ÅŸenlendirirken muhataplarının gönlünü hoÅŸ tutmalı ve hâsılı kelâm usta veren el olmalı ” diyerek Ahilik ve fütüvvet ahlâk ve adabına vurgu yapıyor.

Çiniden sonra, eskilerin “Cismani aletlerle icra edilen ruhani mühendislik” ÅŸeklinde tarif ve tavsif ettiÄŸi hat sanatının meÅŸkine baÅŸlayan Mehmet Ali Usta, “Rakım MesleÄŸi”nde aradığı hemen her ÅŸeyi Hocası Mahmut Åžahin’de bulmuÅŸ.

Hocasıyla tanıştığı ilk günden bu zamana kadar 10 yıl geride kalmış, lakin hat sanatı ateşi gönlünü çepeçevre kuşatmış. Bulduğu her zemin üzerine hat meşk eden Tunca Usta, hattı camla farklı bir tarzda buluşturmak isteyince ortaya yeni bir terkip çıkmış: Cam oygu sanatı.

Cam oygu ilk defa ele alınan bir sanat yahut zanaat dalı. Biz, cam oygunun, tasarım ve icrasında el, zihin ve gönül birlikteliği yer aldığı ve mücerret işçilikten ibaret olmadığı için sanat demeyi tercih ediyoruz.

Mehmet Ali Tunca, Kütahya Dumlupınar Ãœniversitesindeki Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim görevlilerinden Lokman Acar’ın tavsiyesi üzerine camı oyarak hat eserlerini iÅŸlemeye baÅŸlamış. Böylelikle camın ışıltılı dünyasında ışık oyunlarını belirir olmuÅŸ.

Tunca, gravür elmas uçları kullanarak üç yıldan bu güne kadar binlerce saatlik emeÄŸi uç uca ekleye ekleye eskilerin, “Efradını cami aÄŸyarını mani” dedikleri tarzda eserler ortaya çıkarmaya baÅŸlamış.

Camda en küçük bir levhanın bir aylık bir çalışma neticesinde tekemmül ettiğini söyleyen Tunca, çalışmalarına hat sanatında ekol olmuş şahsiyetlerin hilye levhalarını cama oyarak başlamış.

KESERTÃœZZÃœCACE…

Bundan sonrasını muhatabımızdan dinleyelim: “Ä°brahim Ethem Bey. Cam, hayatın hemen har alanında önemli bir malzeme olarak karşımızda duruyor. Az önce de arz ettiÄŸim minval üzere Lokman Acar Hocamın tavsiyesiyle camı oymaya/iÅŸlemeye baÅŸladım. Neticede baÅŸarı Allah’tan. Gayret ise biz kullardan. Cam kırılgan bir malzeme. Hassas davranmak gerekir. Neticede en ufak bir dalgınlıkta yahut dikkatsizlikte üzerinde aylarca çalıştığınız eser kırılıp gidebilir. Bu cümleden olarak Sarf-Nahiv okuyanlar 'Kesertüzzücacefenkesera zalikezzücac”/”Ben camı kırdım ÅŸu cam kırılmaklığı kabullendi” misalini hatırlayacaktır.

Önce iÅŸlenecek olan camı seçerim. Camın seçimi burada önemli bir nokta. Çünkü hemen her gün yeni bir ÅŸeyler öğrenmekte olduÄŸum cam oygu sanatında hat yazısının mahiyetine uygun özellikleri havi camın kullanılması gerekiyor. 

CAM OYGU, UZUN-Ä°NCE BÄ°R SÃœREÇ…

Cam, yani hattın iÅŸleneceÄŸi, oyulacağı satıh belirlendikten sonra tasarlama aÅŸamasına geçiyorum. Ve böylelikle ince bir işçilik dönemi de baÅŸlamış oluyor. Kullandığım özel malzemelerle, granit elmas uçlarla camı, hattın anatomisine, harflerin karakter ve zarafetine halel getirmeden iÅŸlemeye baÅŸlıyorum. Ä°ÅŸte bu nokta uzun ince bir süreç…

Hâlihazırda üç aydan fazla bir zamandan beri Mahmud Celaleddin’in Hilye-i ÅŸerifini cama aktarma gayretinde bulunuyorum. Doksan günlük ameliye neticesinde hilyenin ancak yüzde onluk bir kısmını bitirmeye muvaffak oldum. Benzer bir çalışma temposuyla devam edebilirsem hilye ancak 3 yıllık bir emek ve göz nurunun akabinde hitama erecek.”

Mehmet Ali Usta, küçük yaÅŸlarda misket oynadığı zamanlarda cam misketin içindeki renkler çok ilgisini çektiÄŸini söylemiÅŸti. O ÅŸimdilerden Bakkal Arif’in hilye-i ÅŸerifini camın saydam, kırılgan hücrelerine nüfuz ettirip güzel gözlü “he”lerin içerisinde giriyor. Memet Ali Usta, Kütahya Erguniye Mevlevihanesi’nin irfan ocağı olduÄŸu zamanlara içten bir “hû” diyerek özlem duyuyor. Söz konusu özlemin yansımalarını sayfamızda paylaÅŸtığımız cam oygu eserlere dikkatlice baktığınızda sizler de müşahede edeceksiniz.

 

kaynak: dunyabulteni.net

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.